-
1 dikkatle bakmak
v. look carefully, observe, peer, measure, eye -
2 dikkatle\ bakmak
при́стально смотре́ть -
3 вглядываться
dikkatle bakmak* * *несов.; сов. - вгляде́тьсяпри́стально вгля́дываться вдаль — ufukları dört gözle kolaçan etmek
-
4 scrutinize
dikkatle bakmak, incelemek, dikkatle gözden geçirmek, ince eleyip sik dokumak -
5 betrachten
betrachten*vtgenau betrachtet dikkatle bakıldığında;etw aus der Nähe \betrachten bir şeye yakından bakmak;etw näher \betrachten bir şeye alıcı gözüyle bakmak;sich im Spiegel \betrachten kendine aynada bakmak -
6 eye
adj. göz————————n. göz, bakış, nazar, görüş, bakış açısı, kanı, ilmik, ilik, tomurcuk————————v. süzmek, izlemek, dikkatle bakmak, gözetlemek, kuşkuyla bakmak* * *1. gözle (v.) 2. göz (n.)* * *1. noun1) (the part of the body with which one sees: Open your eyes; She has blue eyes.) göz2) (anything like or suggesting an eye, eg the hole in a needle, the loop or ring into which a hook connects etc.) göz, delik3) (a talent for noticing and judging a particular type of thing: She has an eye for detail/colour/beauty.) görüş kabiliyeti2. verb(to look at, observe: The boys were eyeing the girls at the dance; The thief eyed the policeman warily.) dikkatle bakmak, süzmek- eyeball- eyebrow
- eye-catching
- eyelash
- eyelet
- eyelid
- eye-opener
- eye-piece
- eyeshadow
- eyesight
- eyesore
- eye-witness
- before/under one's very eyes
- be up to the eyes in
- close one's eyes to
- in the eyes of
- keep an eye on
- lay/set eyes on
- raise one's eyebrows
- see eye to eye
- with an eye to something
- with one's eyes open -
7 приглядываться
несов.; сов. - пригляде́ться1) ( внимательно всматриваться) dikkatle bakmak; dikkatle incelemek ( изучать)2) ( привыкать) alışmak -
8 მზერა
f.bakmak, dikkatle bakmak -
9 eye
göz; görme gücü, görüs; igne deligi; disi kopça; delik, göz; bakis, göz, nazar,dikkatle bakmak, gözünü dikip bakmak -
10 присматриваться
несов.; сов. - присмотре́тьсяе́сли присмотре́ться повнима́тельнее... — daha dikkatli bakılsa...
присма́триваться к челове́ку — gözleyerek nasıl bir adam olduğunu anlamaya çalışmak
2) (осваиваться, привыкать) alışmak -
11 measure
n. ölçü, miktar, ölçüm, ölçek, oran, had, vezin, önlem, tedbir————————v. ölçmek, tartmak, ölçüsünü almak, süzmek, dikkatle bakmak, ayarlamak* * *1. ölç (v.) 2. ölçü (n.)* * *['meʒə] 1. noun1) (an instrument for finding the size, amount etc of something: a glass measure for liquids; a tape-measure.) ölçü, ölçek2) (a unit: The metre is a measure of length.) birim, ölçü3) (a system of measuring: dry/liquid/square measure.) ölçü birimi4) (a plan of action or something done: We must take (= use, or put into action) certain measures to stop the increase in crime.) önlem, tedbir5) (a certain amount: a measure of sympathy.) bir miktar6) ((in music) the musical notes contained between two bar lines.) ölçü2. verb1) (to find the size, amount etc of (something): He measured the table.) ölçmek2) (to show the size, amount etc of: A thermometer measures temperature.) göstermek, ölçmek3) ((with against, besides etc) to judge in comparison with: She measured her skill in cooking against her friend's.) boy ölçüşmek, ölçüp karşılaştırmak4) (to be a certain size: This table measures two metres by one metre.)... olmak/gelmek•- beyond measure
- for good measure
- full measure
- made to measure
- measure out
- measure up -
12 observe
v. dikkatle bakmak, görmek, gözetlemek, gözlemek, izlemek, incelemek, riayet etmek, uymak, yerine getirmek, kutlamak, farketmek, söylemek, demek, görüşünü bildirmek* * *gözle* * *[əb'zə:v]1) (to notice: I observed her late arrival.) farketmek2) (to watch carefully: She observed his actions with interest.) gözlemek3) (to obey: We must observe the rules.) itaat etmek4) (to make a remark: `It's a lovely day', he observed.) söylemek•- observant
- observation
- observatory
- observer -
13 look carefully
v. dikkatle bakmak -
14 look carefully
v. dikkatle bakmak -
15 сăна
dikkat etmek, dikkatle bakmak, duyuru, ilan, bildiri -
16 observe
dikkat etmek, dikkatle bakmak, gözlemek; incelemek, gözlem yapmak, gözlemlemek; gözetlemek; -e uymak, saygi göstermek, riayet etmek; görüs belirtmek, söylemek, demek -
17 peer
es, emsal; lord, asilzade, dikkatle bakmak -
18 survey
bakmak, incelemek, dikkatle göz gezdirmek; (bir yapiyi) yoklamak, muayene etmek, durumunu sinamak, teftis etmek; haritasini çikarmak; -
19 behold
interj. işte, bak————————v. görmek, bakmak, seyretmek, dikkat etmek* * *1. dikkatle bak 2. farkına var* * *[bi'həuld]past tense, past participle - beheld; verb(to see: What a sight to behold!) görmek, bakmak -
20 nurse
n. hemşire, hastabakıcı, bakıcı, dadı, besleme, bakım, işçi arı, işçi karınca, destekçi————————v. bakmak, emzirmek, beslemek, ilgilenmek, tedavi etmek, iyileştirmek, kollarına almak, kafaya takmak, dert etmek, özen göstermek, hemşirelik yapmak, bakıcılık yapmak, meme emmek, bakılmak* * *1. hemşirelik yap (v.) 2. hemşire (n.)* * *[nə:s] 1. noun1) (a person who looks after sick or injured people in hospital: She wants to be a nurse.) hastabakıcı, hemşire2) (a person, usually a woman, who looks after small children: The children have gone out with their nurse.) dadı2. verb1) (to look after sick or injured people, especially in a hospital: He was nursed back to health.) (hastaya) bakmak2) (to give (a baby) milk from the breast.) emzirmek, meme vermek3) (to hold with care: She was nursing a kitten.) özenle/dikkatle tutmak4) (to have or encourage (feelings eg of anger or hope) in oneself.) teşvik etmek•- nursery- nursing
- nursemaid
- nurseryman
- nursery rhyme
- nursery school
- nursing-home
- 1
- 2
См. также в других словарях:
TAHAMMÜC — Dikkatle bakmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEVENNUK — Dikkatle bakmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
gözünü (veya gözlerini) (bir şeye) dikmek — dikkatle bakmak, gözünü ayırmadan bir yere veya bir kimseye bakmak O sert bir tavır alıyor, gözlerini Ali Rıza Bey in gözlerine dikerek adamcağızı büsbütün şaşırtıyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
HET' — Dikkatle bakmak. Acele etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TAHDİC — Dikkatle bakmak. * Atmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEDENNÜK — Dikkatle bakmak. * Ayırtmak. * Su dökülmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İBSAR — Dikkatle bakmak, tetkik etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
taramak — i 1) Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu. Y. Kemal 2) Bir şey veya kimseyi bulmak, denetlemek için türlü yöntemlerden yararlanarak bir yeri sıkı bir biçimde… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözlemek — i 1) Bir şeyin olmasını veya bir kimsenin gelmesini beklemek, intizar etmek 2) Dikkatle bakmak, tarassut etmek Hava değişikliklerini gözlemek havacılık için önemli bir iştir. 3) İncelemek, araştırmak 4) Gizlice bakmak, gözetlemek 5) Korumak,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
süzmek — i, er 1) Bir sıvıyı, içindeki katı maddelerden ayırmak için bez veya delikli bir kaptan geçirmek Suyu süzmek. Şerbeti süzmek. 2) Bazı sıvıların yoğunlaşmasına yol açan, katı ve tortulu maddeleri bu sıvılardan ayırmak Sirkenin tortusunu süzmek. 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözüyle (veya gözleriyle) tartmak — kim ve ne olduğunu anlamak için dikkatle bakmak Beni gözleriyle tartarak önümden geçti, sonra geri döndü geldi, oturmakta olduğun tahta sıranın ucuna ilişti. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük